Çapa Tıp Fakültesi’nden onkoloji/farmakoloji uzmanı Yrd. Doç. Dr. Yavuz Dizdar, kanserin sebebinin DNA veya hücrelerde değil, hepsinin içinde yaşadığı bağ dokusunda aranması gerektiğini söylüyor. Dizdar, karar.com'dan Ürün Dirier'in haberine göre hastalara en güçlü toksin temizleyicisi olarak ev yoğurdunu, en güçlü doku yenileyici olarak da paça çorbasını tavsiye ediyor.
Kanserin asıl sebebi nedir sizce? Bu konuda çok tartışmalı iddilarınız var...
Kanserin çoğunlukla düşünüldüğü gibi DNA hasarı veya hücresel bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Sorun bağ dokuda. Eğer siz bağ dokusunu bozarsanız hasta artrit de olabilir, diyabet de, kanser de, kalp hastası da… Zaten sadece kanserde değil tüm hastalıklarda genel bir artış söz konusu. Demek ki geniş bir popülasyonu etkileyen bir etken var.
BAĞ DOKUNUN BOZULMASI HÜCRELERİ ETKİLİYOR
Nedir bu etken?
Bunun en önemli etkeni bana göre ilaç endüstrisinin tamamıyla gıda endüstrisinin içine girmiş olmasıdır. Bozulmayan sütler, yumurtalar, ekşimeyen yoğurtlar, aylarca saklanabilen katkı maddeli yiyecekler, antibiyotikle 40 günde büyütülmüş piliçler… ABD’de kanser 1950’lerde sorun olmaya başlıyor. Çünkü ilaçla çok hızlı büyütülen piliç endüstrisi 40’lardan sonra pazara hakim oluyor. Piliç diyorum tavuk demiyorum. Çünkü bu yediklerimiz tavuk değil, başka bir canlı. Bağ dokusu bozulmuş hasta bir canlı.
Kimyasallar tıpkı piliçte olduğu gibi bizimde mi bağ dokumuzu bozuyor?
Evet aynen öyle. Siz bağ dokusunu bozduğunuzda, onun içinde yaşayan kemik iliği ve karaciğer hücresi gibi hücreleri de etkiliyorsunuz. Eğer bu doku onarılabilirse kanser dahil pek çok hastalık da kendiliğinden iyileşecektir. Yani benim düşünceme göre sorun hücre veya DNA’da değil kalıpta. Beslenmedeki aşırı farklılaşma nedeniyle, hammaddeye bağlı olan bağ doku yapı değiştiriyor. Bunun sonucunda 20 yaşındaki bir kız bile meme kanserine yakalanabiliyor. Mesela yeni nesilde boy uzun, kemikler iri diye bunun iyi beslenmeyle alakalı olduğunu söylüyorlar. Oysa formun değişmesinin sağlıkla hiçbir ilgisi yoktur. Bu form değişiminin sonuçlarını ileriki yıllarda göreceğiz.
KEMOTERAPİ YERİNE...
Kemoterapi hakkında şüpheli olduğunuzu biliyoruz. Kemoterapiye bakışınız nedir?
Biz şu an tıbbın boşluk ve tanımsızlık dönemindeyiz. Eğer kanserli bir hastaya tedavi uygulanmazsa ne olacağını bile bilmiyoruz. bu hastalara kemoterapi yaparak iyilik mi kötülük mü yapıyoruz belli değil. Bence hastanın beslenme koşullarını düzeltip kontrol etmek daha faydalı olabilir. Kemoterapi belli bir yerden sonra faydadan çok zarar getiriyor. Kemoterapi bağ dokusunu oluşturan kolajeni yıkıyor. 4 kür, 6 kür kemoterapi demek sürekli olarak hastayı kaynaklardan mahrum bırakmak demek. Bu kolajen yapının yerine konulması şart. Aksi halde bir süre sonra enfeksiyonlar başlıyor. Hastaların büyük kısmı zaten kanserin kendisinden değil, kemoterapinin yan etkisinden ölüyor.
PAÇA ÇORBASI YARARLI
Hastalara ne tavsiye ediyorsunuz?
Bir kanser hastası paça çorbası içmeli. Kolajen tüm hayvanların iskelet sisteminde yoğun olarak bulunur. Ama paçada özellikle fazlaca bulunur. Kolajen moleküllerinin bağlanmasında da C vitamini aktiftir. O yüzden hastalara tavuk suyuna limonlu çorba içirilirdi. Ama bugün gerçek tavuk kalmadığı için tavuk suyunda kolajen de yok. O sebeple paça tavsiye ediyorum. Kolajen tüm dokuları baştan sona yeniler.
YOĞURDU EVDE YAPIN
Kimyasallardan vücudumuzu temizlemek için ne önerirsiniz?
Vücut toksik madeleri bir yere kadar tolere eder ama güvenlik sınırı olarak ısrarla söylüyorum ki yoğurt gerçek olmak zorunda. Vücudu kimyasallardan temizleyecek en önemli unsur yoğurttur. Mutlaka hastaların ev yoğurdu yaparak yemeleri gerekiyor. Çünkü markette satılanlar gerçek yoğurt değil. Sütün de gerçek olması gerek. UHT süt, işlem görmüş süt gerçek süt değildir. İçinde yaşam yoktur. İki proteini birbirine bağlayan sülfür molekülünün en güçlü kaynağı süttür. karar.com/ Ürün Dirier
Amerikalı doktor, Carolyn Anderson, aşağıda sizler ile paylaşacağımız tarifin kanseri önlediğini iddia ediyor. Bu basit tarif hemen hemen her evde bulunan 3 maddenin karışımı.
Dr. Anderson’a göre bu 3 madde Doğu Hindistan’da 2000 yıldan bu yana kullanılmakta olup, son zamanlarda batılı tıp bilim adamları tarafından da onaylanmıştır. Dr. Anderson, bu 3 besin karıştırılıp her gün tüketildiği takdirde, kanser riskinin hemen hemen tamamen ortadan kalktığını, belirtmektedir.
Bu olağanüstü karışım, zerdeçal, zeytinyağı ve çekilmiş karabiber.
Bu karışımdaki en önemli madde zerdeçal.
Zerdaçal faydaları saymakla bitmez.
Zerdeçal, vücutta enfeksiyonu ve iltihaplanmayı önleyen çok kuvvetli bir maddedir.
Zerdeçalın, kolon, prostat, beyin ve göğüs kanseri başta olmak üzere bir çok kanser türünü önlediği bilimsel olarak da kanıtlanmıştır. Fareler ile yapılan deneylerde, kanserojen maddeler enjekte edilen farelere aynı zamanda zerdeçal verilmesi durumunda birçok kanser hastalığının tamamen önlendiği ortaya çıkmıştır.
Yapılan araştırmalara göre, karabiber, zerdeçalın etkisini %200 oranında arttırmaktadır.
Kanseri Önleyen Karışımın Tarifi:
Çeyrek çay kaşığı zerdeçal, yarım çay kaşığı zeytin yağı, çeyrek çay kaşığından az taze çekilmiş karabiber.
Bu üç maddeyi bir fincanda karıştırın. Karışımı sade ya da salatalarınıza, çorbalarınıza, yemeklerinize katarak tüketebilirsiniz. Eğer, pişmiş yemeğe koyacaksanız, yemeğin sonuna ekleyin.
Bu karışımı günde en az 3 kez tüketmelisiniz. Dr. Anderson, bu karışımın kanseri önlediği gibi, kötü huylu kanser hücrelerini de yok ettiğini belirtmektedir.
Kaynak: healthandhomeremedies.com